Obezi̇te Tedavi̇si̇nde Bari̇atri̇k Cerrahi̇

Bariatrik Cerrahi
Obezi̇te Tedavi̇si̇nde Bari̇atri̇k Cerrahi̇
Bariatrik cerrahi prosedürleri arasında gastrik bypass, tüp mide, mide bandı ve duodenal switch yer alır. Bu operasyonların, obezite tedavisinde kanıtlanmış sonuçları vardır. Ayrıca kan şekeri, kan basıncı ve kolesterol dahil olmak üzere metabolizmanızı normalleştirmeye yardımcı olurlar.
Bariatrik cerrahi nedir?
Kilo verme cerrahisi olarak da adlandırılan bariatrik cerrahi, obezitesi olan kişilerin kilo vermesine yardımcı olmayı amaçlayan bir cerrahi operasyon kategorisidir. Diğer kilo verme yöntemleri başarısız olduysa ve obezite sağlığınız için ameliyattan daha büyük bir risk oluşturuyorsa, doktorunuz bariatrik cerrahiyi önerebilir.
Bariatrik cerrahi prosedürleri, ne kadar kalori tüketebileceğinizi ve emebileceğinizi düzenlemek için sindirim sisteminizi (genellikle midenizi ve bazen de ince bağırsağınızı) değiştirerek çalışır. Sindirim sisteminizden beyninize giden açlık sinyallerini de azaltabilirler.
Bu prosedürler, diyabet ve yağlı karaciğer hastalığı dahil olmak üzere obezite ile ilgili birçok metabolik hastalığın tedavisine ve önlenmesine yardımcı olabilir. Ancak kilo verme ameliyatı kolay bir “hızlı düzeltme” değildir. Başarılı olmak için önceden hazırlık ve sonrasında uzun vadeli yaşam tarzı değişiklikleri gerekir.
Obezite cerrahisi neden yapılır?
Bariatrik cerrahi, sınıf III obezite (BMI>40) için en başarılı uzun süreli tedavidir. Ulusal Sağlık Enstitüleri'ne (NIH) göre, sınıf III obezitesi olan kişilerin tek başına diyet ve egzersiz yoluyla kilo kaybını sürdürmesi neredeyse imkansızdır. Vücudunuz daha yüksek kilonuzu "normal" olarak kaydettikten sonra, o ağırlığa geri dönmeye çalışmaya devam eder. Bariatrik cerrahi, vücudunuzun yediklerinizi yönetme şeklini değiştirerek çalışır, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin sürekli kilo kaybı ve sağlık için etkili olmasını sağlar.
Bariatrik cerrahi ne tür durumları tedavi edebilir?
Obezite, birçoğu yaşamı tehdit edebilen birçok kronik hastalıkla ilişkilidir. Bu koşullar ve risk faktörleri, ameliyat ve kilo kaybından sonra büyük ölçüde düzelir. Obezite cerrahisi için adaysanız, şu hastalıklardan herhangi birine zaten sahip olabilirsiniz veya bu hastalıklara yakalanma riskiniz olabilir:
- Yüksek kolestorol: Hiperlipidemi (yüksek kolesterol), kanınızda çok fazla lipit (yağ) olduğu anlamına gelir. Bunlar biraraya gelerek kan damarlarınızda tıkanıklıklara yol açabilir. Bu nedenle yüksek kolesterol sizi inme veya kalp krizi riskine sokabilir.
- Yüksek tansiyon: Hipertansiyon (yüksek tansiyon), kan damarlarınızdan akan kanın gücünün çok yüksek olduğu anlamına gelir. Bu, kan damarlarınızın duvarlarını aşındırır ve sizi daha fazla kalp krizi ve inme riskine sokar.
- Yüksek kan şekeri: Hiperglisemi (yüksek kan şekeri), insülin direnciyle yüksek oranda bağlantılıdır ve diyabetin habercisi olarak kabul edilir. Tedavi edilmediği takdirde sinirlerinize, kan damarlarınıza, doku ve organlarınıza zarar vererek birçok hastalığa yakalanma riskinizi artırabilir.
- Tip 2 diyabet: Aşırı yağ depolanması, erişkin başlangıçlı diyabete (tip 2) yol açabilen insülin direncine yol açabilir. Tip 2 diyabet geliştirme riski, BMI (vücut kitle indeksi) ölçeğindeki her 1 puanlık artış için %20 artar.
- Kalp hastalığı: Obezite, bozulmuş kalp fonksiyonuna ve konjestif kalp yetmezliğine yol açabilir. Ayrıca atardamarlarınızın içinde plak birikmesine neden olabilir ve kalp krizi ve felç riskinizi artırır.
- Böbrek hastalığı: Yüksek tansiyon, insülin direnci ve konjestif kalp yetmezliği dahil olmak üzere obezite ile ilişkili metabolik sendromlar, kronik böbrek hastalığı ve böbrek yetmezliğine önemli katkıda bulunur.
- Obstrüktif uyku apnesi: Tedavi edilmeyen uyku apnesi olan kişiler uykuları sırasında üst solunum yolları tıkandığında tekrar tekrar nefes almayı bırakırlar. Bu ataklar hayati organlara giden oksijen akışını azaltır ve özellikle kalbi tehlikeye atar.
- Kireçlenme: Aşırı kiloya sahip olmak, dizleriniz gibi eklemlere ekstra baskı uygular. Bu, dejeneratif bir eklem hastalığı olan osteoartrit geliştirme olasılığınızı artırır veya zaten varsa daha da kötüleştirir.
- Alkolle ilgili olmayan yağlı karaciğer hastalığı : Yağlanmış karaciğer vücudunuz karaciğerinizde aşırı yağ biriktirmeye başladığında ortaya çıkar. Alkolle ilgili olmayan steatohepatite ve karaciğerinize uzun süreli zarar verebilecek kronik enflamasyona yol açabilir.
- Kanser: Obezite ile kanser arasındaki bağlantı tam olarak anlaşılmasa da, obezite, bir düzineden fazla kanser türüne yakalanma riskinin artmasıyla ilişkilidir. Ayrıca kanserden ölüm riskinizi %50'den fazla artırır.
PROSEDÜR DETAYLARI
Sizi bariatrik cerrahi için uygun kılan koşullar nedir?
Bariatrik cerrahi kararı verilmeden önce ilk yapılması gereken Vücut Kitle İndeksinin (VKİ) hesaplanmasıdır. Vücut Kitle İndeksi (VKİ), boy-kilo oranınıza bağlı olarak ne kadar vücut yağınız olduğunu tahmin etmenin bir yoludur. VKİ ile tek başına ameliyat kararı verilmemekle birlikte aşağıdaki durumlarda cerrahi tedavi bir opsiyon olarak gündeme gelebilir.
- BMI > 40 (sınıf III obezite)
- BMI > 35 ve obezite ile ilişkili metabolik bir hastalığın eşlik etmesi
- BMI > 30 ve kontrolsüz tip 2 diyabet varlığı
Cerrahi düşünülen bütün olguların cerrahiden önce diyet ve egzersiz programlarından geçmiş olması, yandaş hastalıklarının ilgili branş uzmanları tarafından değerlendirilmiş olması gerekir. Bariatrik cerrahi multidisipliner bir ekip tarafından yönetilmesi gereken bir süreçtir.
Bariatrik cerrahinin farklı türleri nelerdir?
Bariatrik cerrahi operasyonları laparoskopik veya robotik yöntemlerle yapılan minimal invaziv cerrahi operasyonlardır. Bu nedenle derlenme ve toparlanma süreçleri kısadır.
Tüp mide
Sleeve gastrektomi olarak da adlandırılan tüp mide, dünyada en sık uygulanan bariatrik cerrahi yöntemidir. Bunun nedeni, ameliyatın kolay, kompilkasyon oranının düşük olması ve güvenilir sonuçlara sahip olmasından kaynaklanır. Bu ameliyatta midenizin büyük bir bölümü (yaklaşık %80'ini) basitçe çıkarılarak mide bir tüp haline getirilir. Bu da doğal olarak bir oturuşta tüketebileceğiniz besin miktarını azaltır ve kendinizi daha çabuk tok hissetmenizi sağlar. Ayrıca normalde midenizde üretilen açlık hormonlarını da azaltır. Bu ameliyat, metabolizmanızı stabilize etmeye, iştahınızı azaltmaya ve kan şekerinizi düzenlemeye yardımcı olur.
Mide bay-passı
Gastrik baypas, "Y harfi şeklinde" anlamına gelen Fransızca bir terim olan "Roux-en-Y" olarak da bilinir. Bu işlem ile ince bağırsak Y haline getirilir. Önce midenizin üst kısmında küçük bir kese oluşturulur ardından bir miktar bağırsak bölümü atlanarak bir bağırsak segmenti oluşturulan mide kesesine bağlanır. Bu ameliyatta mide veya bağırsakların herhangi bir bölümü alınmaz ve karından çıkartılmaz. Sadece gıdaların mide bağırsaktaki geçiş yolu kısaltılır. Böylece hem yemek yeme kapasitesi azaltılır hem de bağırsakların besin emilim miktarı kısıtlanır
Duodenal Swittchli Biliopankreatik Diversiyon (BPD-DS)
Tüp mide ameliyatı ile bağırsak baypasını birleştiren bir operasyondur. Roux-en-Y gastrik baypasına benzer, ancak daha aşırıdır. Bu operasyon, ince bağırsağınızın çoğunu, yaklaşık %75'ini atlar. Bu, midenizin yanı sıra ince bağırsağınızda üretilen açlık hormonlarını önemli ölçüde azaltır. Ayrıca ince bağırsağınızın emebileceği besin miktarını önemli ölçüde kısıtlar. Bu nedenle, duodenal switch kilo kaybı ve diyabet gibi metabolik sendromları iyileştirmede en etkili ameliyattır. Ancak vücudunuzun sağlıklı kalmak için yeterli besinleri emmesini de zorlaştırabilir.
Pilor Koruyucu Duodenal Swittchli Biliopankreatik Diversiyon (SIPS)
Bu daha yeni prosedür, komplikasyonları azaltmayı amaçlayan orijinal duodenal anahtarın değiştirilmiş bir versiyonudur. Ayrıca Loop Duodenal Switch veya SADI-s isimleriyle de anılır. İlk sonuçlar hala inceleniyor, diyabet tedavisinde etkili sonuçlara sahip ve bu versiyonun sonunda orijinal duodenal switchin yerini alabileceği umut ediliyor. Orijinali gibi tüp mide ile başlar, pilor korunarak hemen distalindeki incebarsak bölünür. Bu sefer ince bağırsak, iki yerine sadece bir cerrahi bağlantı (anastomoz) gerektiren bir halka olarak yeniden tüp mideye bağlanır. Bu yöntemde, ince bağırsağın daha az bir bölümü baypas edilir ve besin emiliminin daha iyi olmasına imkan tanınmış olur.
ZAYIFLAMA AMELİYATINDAN SONRA NASIL BİR POSTOPERATİF BAKIM GÖRECEĞİM?
Ameliyatınızdan sonraki ilk yıl boyunca, sizi takip ederek düzenli bir şekilde bazı testler yapılması gerekir. Sağlığınızın nasıl geliştiğini izlemek ve herhangi bir beslenme eksikliğini taramak için metabolik kan testleri yapılır. İlk yıldan sonra, sağlığınız yerindeyse ve çok kilo verdiyseniz, vücut şekillendirme seçenekleri değerlendirilir. Vücut şekillendirme, fazla cilt kıvrımlarının giderilmesine ve gevşek dokuların sıkılaşmasına yardımcı olabilir.
BARİATRİK CERRAHİ İLE NE KADAR KİLO VERİLİR?
Çoğu insan (yaklaşık %90'ı) bariatrik cerrahiden sonra fazla kilolarının yaklaşık %50'sini kaybeder. Farklı prosedürlerin farklı sonuçları vardır. Gastrik bypass sonrası ortalama kilo kaybı fazla vücut ağırlığının yaklaşık %70'i kadardır. Bir duodenal switch operasyonundan sonra bu kayıp yaklaşık %80'dir. Tüp mide ameliyatı sonrası kilo kaybı %30 ile %80 arasında değişmektedir. Bu sonuçlar 18 ila 24 aylık bir süre sonra ölçülür.
RİSKLER / FAYDALAR
Obezite cerrahisinin riskleri nelerdir?
Obezite cerrahisinin artılarını ve eksilerini tartarken, ameliyatın risklerinin yanı sıra sonrasında meydana gelebilecek olası yan etkileri de göz önünde bulundurmak önemlidir.
Cerrahi komplikasyonlar
Tüm ameliyatlar belirli riskler içerir. Daha uzun ve daha karmaşık operasyonlar daha fazlasını içerebilir. Riskler şunları içerir:
- Kanama.
-Enfeksiyon
-Kan pıhtıları ve emboli
-Fıtıklar
-İnce bağırsak tıkanıklığı
-Anastomoz sızıntıları
Ameliyat yan etkileri
Sindirim sisteminizi değiştiren ameliyatlar, bazı sindirim komplikasyonlarına neden olabilir. Bunlara bazen gastrektomi sonrası sendromlar da denir. Olası komplikasyonlar şunları içerir:
Damping sendromu: Bu, mideniz yiyecekleri çok hızlı bir şekilde ince bağırsağınıza boşalttığında ortaya çıkabilecek semptomların bir koleksiyonudur. Bariatrik cerrahi geçiren kişilerin %50'ye varan bir kısmında, daha sonra dumping sendromunun bazı semptomları olabilir. Semptomlar mide bulantısı, ishal, karın krampları ve hipoglisemi içerebilir. Genellikle zamanla kaybolurlar. Doktorunuz siz iyileşirken dumping sendromunu önlemeye veya azaltmaya yardımcı olacak diyet önerileri verecektir.
Malabsorpsiyon ve yetersiz beslenme: Birçok bariatrik cerrahi prosedürü, emdiğiniz kalorileri azaltmak için kasıtlı olarak ince bağırsağınızda malabsorpsiyona neden olur. Ancak malabsorpsiyon, gevşek dışkılara yol açabilir. Dikkatli olmazsanız beslenme eksikliklerine de yol açabilir. Doktorunuz, bunu önlemeye yardımcı olmak için besin takviyeleri reçete edecektir.
Safra reflüsü: Mideniz ve ince bağırsağınız arasındaki açıklık olan pilor kapağının etkilenmesi veya tek anastomozlu baypass ameliyatlarında safra mideye geri kaçabilir Safra reflüsü mide mukozasını aşındırarak gastrit ve mide ülserlerine yol açabilir.
Safra taşları: Hızlı kilo kaybı, işlenmesi için karaciğerinize daha büyük miktarda kolesterol gelmasine yol açar. Karaciğeriniz safra kesenize safra gönderdiğinde, beraberinde fazladan kolesterol taşır. Bu ekstra kolesterol, safra kesenizde birikerek kolesterol safra taşları oluşturabilir. Safra taşları her zaman sorunlara neden olmaz, ayrıca safra taşlarını önlemek için bazı medikal tedavilerde mevcuttur.
Bariatrik cerrahinin avantajları nelerdir?
Önemli oranda ve sürekli kilo kaybı: Cerrahi, uzun vadede sınıf III obezite için etkili olduğu kanıtlanmış tek tedavi yöntemidir.
Azaltılmış açlık hormonları ve gelişmiş metabolizma: Ameliyat, kilo alımını önlemek için obeziteden sonra vücudunuzun metabolik programlamasını yeniden düzenleyen tek obezite tedavisidir.
Kolesterol ve kan şekeri yönetimi: Kilo verme cerrahisi sıklıkla diyabet semptomlarının hafiflemesine neden olur ve çeşitli metabolik sendromları olan kişilerin ilaçları bırakmasına yardımcı olur.
Daha uzun, daha sağlıklı bir yaşam: Obeziteye bağlı hastalıkları ve rahatsızlıkları azaltmanın yanı sıra, kilo verme ameliyatı aslında hayatınızı uzatabilir. Büyük bilimsel araştırmalar, bariatrik cerrahinin herhangi bir nedenle ölüm riskini %40'ın üzerinde azalttığını göstermiştir.
Ameliyat sonrası kaç gün hastanede kalırım?, işime ne zaman dönebilirm? Normal diyete ne zaman geçebilirim?
Muhtemelen hastanede iyileşmek için birkaç gün geçireceksiniz, ardından işe geri dönmeye hazır hissetmeden önce birkaç hafta evde iyileşeceksiniz. Altı haftaya kadar yorucu faaliyetlerden kaçınmanız gerekebilir ve normal bir diyete devam etmek 12 haftaya kadar sürebilir.
Obezite cerrahisinin başarı oranı nedir?
Fazla kilolarınızın %50'sini verdiğiniz ve koruduğunuz takdirde kilo verme ameliyatı başarılı kabul edilir. Bu standarda göre başarı oranı %90'dır. Pek çok insan ilk iki yıl boyunca sabit kilo kaybı yaşar, ardından durur veya bundan sonra bir miktar kilo alır. Genellikle geri kazanılan ağırlık %25'ten azdır.
Son …
Bariatrik cerrahi, zor ve ilerleyici bir hastalığa uzun vadeli bir çözüm sunar. Obeziteyi yenmek çok zordur ve müdahale edilmezse sağlığınız, yaşam kaliteniz ve yaşam süreniz üzerinde ağır etkileri vardır. Bariatrik cerrahi, obezitesi olan kişilerin kilo vermelerini ve kilolarını korumalarını zorlaştıran biyolojik faktörleri değiştirebilir. Ameliyatın kendi riskleri ve komplikasyonları olabilirken, çoğu durumda bunlar obezite ve ilişkili hastalıkların getirdiği risk ve komplikasyonlardan çok daha düşüktür.
